“KAR YAĞIŞININ SU KAYNAKLARI ve İNSAN HAYATI ÜZERİNE ETKİSİ”
Yer küredeki su kütlesinin bir kısmı hidrolojik çevrim yoluyla sürekli olarak dönüşüm içerisindedir. Bu
dönüşüm sırasında yeryüzüne yılda ortalama 100 cm yağış düşmektedir. Bu miktar küresel ısınma
etkisiyle artış gösterebilir. Ülkemiz için ise ortalama yağış miktarı yaklaşık 65 cm/yıl olup dünya
ortalamasının altındadır. Hidrolojik çevrim sırasında yeryüzü, göl, deniz ve okyanuslardan buharlaşan
sular meteorolojik olaylar sayesinde yer değiştirerek tekrar yeryüzüne dönmektedir. Yağışlar şeklinde
yeryüzüne düşen suların bir kısmı sızarak yeraltı sularını beslerken bir kısmı da akışa geçerek
akarsulara ve sonra da tekrar göl ve denizlere ulaşır. Doğal denge içinde her yıl tekrarlanan bu döngü
sayesinde su kaynaklarımız içme, kullanma, enerji gibi insan ve diğer canlıların yaşamı için gerekli
temiz su kaynaklarını sunmaktadır. Bu çevrim aynı zamanda kirlenen su kaynaklarının temizlenmesini
sağlar. Yeryüzün büyük bölümü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir tatlı su kaynakları
sınırlıdır. Kullanılabilecek yeraltı ve yüzeysel suların miktarı yerküredeki suyun yaklaşık binde 6’sı
kadardır. Bunun büyük bir kısmı derin yeraltı suyu olup kullanılması ekonomik olamamaktadır. Geriye
kalan su miktarı çok az görünmekle birlikte hidrolojik çevrim sayesinde çok önemli hale gelmekte ve
yeryüzündeki yaşamın asıl kaynağını oluşturmaktadır.
Temiz su kaynakları bakımından hidrolojik çevrim içindeki en önemli aşama yağışlardır. Yağışların
büyük miktarı yağmur ve kar olarak yeryüzüne düşmektedir. Yağmur olarak düşen yağışların akışa
geçen kısmı dolaysız ya da gecikmesiz şekilde akarsuları beslemektedir. Bu nedenle yağışların etkili
olduğu sadece bahar aylarında su verimliliği açısından önemlidir. Kurak zamanlarda ise su
kaynaklarının beslenmesinde etkili olamayacağı gibi bu zamanlardaki ani sağanaklar taşkın ve sellere
neden olarak faydadan çok zarar verebilmektedir. Diğer taraftan özellikle yüksek yerlere düşen kar
yağışları zaman içinde eriyerek gecikmeli bir şekilde yıl boyunca su kaynaklarını besleyebilmektedir.
Bu nedenle yüksek bölgelerdeki kar yağışları tatlı su kaynaklarının verimini arttıran ana etmendir.
Ülkemizin çatısı olarak da adlandırılan Doğu Anadolu bölgesindeki kar yağışları su kaynaklarının
verimi açısından oldukça önemlidir. Doğu Anadolu Bölgesindeki yüksek alanlar Fırat-Dicle, Aras,
Çoruh, Van Gölü gibi önemli havzaları beslemektedir. Kış aylarında düşen kar yağışları bu havzaların
asıl su kaynağıdır. Tarımsal sulama, içme suyu gibi su ihtiyaçlarının yanında bu akarsular üzerinde inşa
edilen Keban, Karakaya, Atatürk, Deriner, Yusufeli, Ilısu gibi dev barajlar sayesinde ülkemizin ihtiyaç
duyduğu enerjinin önemli bir kısmı yenilenebilir ve temiz bir enerji kaynağı olan hidroelektrik
santrallerinden karşılanmaktadır. Dolayısıyla bu bölgelere düşen kar yağışı ülkemizin en önemli enerji
tesislerini de beslemektedir.
Ülkemizin ve Doğu Anadolu Bölgesinin en fazla kar yağışı alan yeri Bitlis merkezidir. Bu alanda
meydana gelen yağışlar Fırat-Dicle ve Van Gölü havzasını aynı anda beslemektedir. Bitlis ili için
maksimum zemin kar yükü 1 Ton/m2 aşmaktadır. Türkiye’de kar yükü hesaplamalarında kullanılan TS
498 ve TS EN 1991-1-3 standartlarına göre bu değer Bitlis için maksimum 184kg/m2 olarak düşük
gösterilmektedir. Diğer bir değişle gerçekleşebilecek maksimum zemin kar yükü standartların
öngördüğü miktarın yaklaşık 5-6 katıdır. Bu durum bölge için çok önemli bir sorundur. Gerçek kar
yüklerine göre tasarlanmamış yapı sistemleri nedeniyle her yıl bu bölgelerde önemli yapı hasarları
oluşmaktadır. Yetkililerin acil olarak bu konuda önlem alması ve yapı tasarımlarında kar yüklerinin bu
bölgeler için güncellenmesi önem arz etmektedir. Diğer bir olumsuzluk çatılar üzerinde biriken kar ve
buz kütlelerinin can ve mal kaybına sebebiyet vermesidir. Yanlış çatı tasarımları yüzünden bölgede
her yıl onlarca can ve mal kaybı yaşanmaktadır. Meydana gelebilecek çığ olaylarına da dikkat
edilmelidir. 2020 yılında Van’ın Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketinde 41 vatandaşımız
hayatını kaybetmiştir.
Anlaşılacağı üzerine kış aylarında hayatımızı önemli ölçüde etkileyen kar yağışı aslında yaşam ve
medeniyetin vazgeçilmez unsuru olan tatlı suyun en önemli kaynağıdır. Unutmayalım ki, doğayla
uyumlu geçindiğimiz taktirde doğal olaylar bizim için afet olmaktan çıkacak ve yaşam konforumuz için
gerekli olan ihtiyaçlarımızı karşılayacaktır.
Prof.Dr.M.Cihan AYDIN

Bu makale başka dillerde de mevcut: